![]() |
Tweet |
“TOPLANTI VE YÜRÜYÜŞ ANAYASAL HAKTIR, PROVOKASYON AYRI, MEŞRU İTİRAZ AYRIDIR”
Son dönemde ülke genelinde artan protestolara ilişkin görüşlerini dile getiren Serçeoğlu, “Sokaklara çıkan gençlerimiz, aslında yıllardır biriken ekonomik ve sosyal adaletsizliğe karşı ses yükseltiyor. Anayasamız bu hakkı tanımıştır. Bizler hukukçular olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Elbette ki kamu düzenini bozmaya yönelik provokatif eylemlere de karşıyız, ancak masum insanların orantısız polis müdahalesiyle mağdur edilmesini de kabul edemeyiz” dedi.
“EKONOMİK VE SİYASİ SIKIŞMA HUKUKA SIĞMAYAN YOLLARLA BASTIRILIYOR”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik hukuki süreçleri de değerlendiren Serçeoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Siyasi rakipleri yargı sopasıyla susturmaya çalışmak, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Sayın İmamoğlu’nun diplomasına dair iptal kararı bile hâlâ tebliğ edilmemişken, sabaha karşı yapılan gözaltı uygulamaları, milletin adalete duyduğu güveni yerle bir etmiştir. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku işletilmektedir.”
“GAZZE’DE AKAN KAN DURMADAN, DÜNYA BARIŞINDAN SÖZ EDİLEMEZ”
Gazze’de süren soykırıma ilişkin de konuşan Serçeoğlu, Yeniden Refah Partisi’nin bu meselede en net duruş sergileyen partilerin başında geldiğini belirtti. Açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Siyonist İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği zulüm, artık insanlık dışı bir soykırıma dönüşmüştür. Şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Sayın Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın da ifade ettiği gibi; bu zulmün sona ermesi için İslam Birliği Teşkilatı mutlaka kurulmalı, İslam dünyası tek ses olmalıdır. Filistin halkının kanı üzerinden siyasi pazarlık yapılmasına asla müsaade edilemez. Artık söz değil, adım zamanıdır.”
“YENİDEN REFAH, HEM ADALETİN HEM DE ÜMMETİN SESİDİR”
Serçeoğlu, açıklamasının sonunda, milletin adalete olan özleminin siyasi iktidarların ötesinde bir toplumsal talebe dönüştüğünü belirtti:
“İster Gazze’de ister Türkiye’de olsun, adaletsizliğe karşı susmak artık zulme ortak olmaktır. Bizim mücadelemiz yalnızca siyasetle değil; ahlak, liyakat ve adalet temelli bir toplumsal uyanışla mümkündür.”